Amaç: Kapalı redüksiyon ve perkütan telleme ile tespit tekniği, proksimal humerus kırıklarının cerrahi tedavisinde bazı durumlarda tercih edilen kolay bir yöntemdir. Özellikle parçalı kırıklarda mini açık yöntem ile redüksiyon sonrası perkütan telleme ile tespit tedavinin başarısını etkileyebilecek bir faktör olabilir. Bizim bu çalışmadaki amacımız; proksimal humerus kırıklarının cerrahi tedavisinde kapalı redüksiyon veya mini açık redüksiyon sonrası yapılan telleme ile tespit tekniklerini karşılaştırarak, klinik olarak her iki tekniğin etkinliklerinin araştırılmasıdır.
Yöntem: Kliniğimizde parçalı proksimal humerus kırığı nedeniyle cerrahi olarak tedavi edilen 26 hastanın (grup I: kapalı yerleştirme sonrası telleme ile fiksasyon, 13 hasta ve grup II: mini-açık yerleştirme sonrası telleme, 13 hasta) klinik sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi. Her iki grupta da 7 adet Neer tip 3 ve 6 adet Neer tip 4 parçalı proksimal humerus kırığı mevcut idi. Her iki gruptaki Constant skorları, hareket açıklığı değerleri ve komplikasyonlar istatistiksel olarak karşılaştırıldı.
Bulgular: Grup I’de ortalama Constant skoru 38,2(24-61) iken, grup II’de 47,3(17,5-64) olarak bulundu(p: 0,166). Grup I’deki ortalama öne fleksiyon 83°(60°-120°) ve abduksiyon 80°(60°-120°) iken, grup II’deki ortalama öne fleksiyon 90°(60°-150°) ve abduksiyon 85,4°(60°-150v) olarak belirlendi (p: 0,585 p: 0,638). Grup I’de bir hastada kaynamama, 1 hastada avasküler nekroz ve 2 hastada açılı kötü kaynama tespit edilirken, Grup II’de 1 hastada glenohumeral eklem artrozu ve 1 hastada çivi migrasyonu gelişti. Hiçbir hastamızda damar sinir yaralanması veya enfeksiyon görülmedi.
Sonuçlar: Proksimal humerus parçalı kırıklarının cerrahi tedavisinde mini-açık ve kapalı redüksiyon ile telleme yöntemleri kullanılarak benzer klinik sonuçlar elde edildi. Fakat her iki yöntem ile çok parçalı kırıklarda başarılı olmak oldukça zor gözükmektedir.
Objective: The closed reduction and fixation by percutaneous pinning is a simple method for treatment of the proximal humeral fractures. Especially in the comminuted fractures, mini-open reduction may be a raising factor for the treatment success. The aim of this study, was to evaluate of clinical effectiveness of pinning and fixation methods using mini-open reduction and closed reduction in the surgical treatment of proximal humeral fractures.
Methods: The clinical outcomes of 26 patients with comminuted proximal humeral fractures treated surgically (Group 1: 13 cases, closed reduction, pinning and fixation and Group 2: 13 cases mini-open reduction, pinnig and fixation) were evaluated retrospectively. Both groups were consisted of 7 Neer type 3 and 6 Neer type 4 proximal humeral fracture cases. The Constan scores, range of motion and complicationsof the two groups were compared statistically.
Results: Mean Constant scores were 38.2 (24-61) and 47.3 (17,5-64) in group 1 and in group 2, respectively. (p: 0,166). In group 1 the mean anterior flexion was 83° (60°-120°) and abduction was 80°(60°-120°). In group 2 anterior flexion and abduction were 90°(60°-150°) and 85.4° (60°-150°), respectively (p: 0,585, p: 0,638). One psodoarthrosis, one avascular necrosis and two malunion were seen in group 1, while in group 2, one glenohumeral joint arthrosis and one pin migration were seen. No neuro-vascular injury or infection was seen.
Conclusions: In the surgical treatment of comminuted proximal humeral fractures, using mini-open or closed reduction and pinning methods, similar clinical results may be obtained, but it seems quite difficult to be succesfull by both methods especially in the comminuted fractures.