Amaç:
Bu çalışmanın amacı, sitomorfolojik özelliklere dayanan alt sınıflandırma ile değerlendirilmiş “malignite potansiyeli belirsiz tükrük bezi neoplazmı” (SUMP) tanılı olgularda neoplazi riski (RON) ve malignite riski (ROM) oranlarını araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya, 2018–2022 yılları arasında üçüncü basamak bir sağlık kuruluşunda SUMP tanısı konan tükrük bezi ince iğne aspirasyon (İİA) örnekleri dahil edilmiştir. Tüm vakalar iki patolog tarafından yeniden değerlendirilmiş ve baskın sitomorfolojik görünüme göre bazaloid, onkositik veya berrak hücre/diğer olarak alt sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. SUMP grubunun geneli ve her alt tip için ayrı ayrı RON ve ROM oranları hesaplanmıştır.
Bulgular:
Toplam 41 SUMP olgusu içinde en sık görülen alt tip bazaloid morfoloji (%70.7) olup, bunu onkositik (%19.5) ve berrak hücre/diğer morfolojiler (%9.8) izlemiştir. Histopatolojik doğrulama bulunan 27 vakanın tamamı neoplastik olarak saptanmış ve böylece genel RON oranı %100 olarak belirlenmiştir. Genel ROM oranı %29.6 olup, alt tiplere göre ROM oranları bazaloid için %25, onkositik için %40 ve berrak hücre/diğer için %50 olarak bulunmuştur. En sık rastlanan benign neoplazi pleomorfik adenom (%33.3), en sık saptanan malign tümör ise bazal hücreli karsinom (%18.5) saptanmıştır. Malign olguların büyük çoğunluğu (%87.5) parotis bezinde lokalizedir.
Sonuç:
Bu çalışma, SUMP lezyonlarının yüksek neoplastik potansiyelini doğrularken, sitomorfolojik alt tipler arasında malignite riskinin değişkenlik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Alt gruplar arasında farklı ROM oranları gözlemlense de, tüm alt tiplerin klinik açıdan anlamlı olduğu gösterilmiştir. Bulgular, Milan Sistemi çerçevesinde daha hassas bir risk değerlendirmesi ve hasta yönetimi için sitomorfolojik alt sınıflandırmanın önemini vurgulamaktaıdır.
Objective:
This study aimed to investigate the risk of neoplasm (RON) and the risk of malignancy (ROM) in cases diagnosed as salivary gland neoplasm of uncertain malignant potential (SUMP), with subclassification based on cytomorphologic features.
Methods:
A retrospective review was conducted on salivary gland fine-needle aspiration (FNA) specimens diagnosed as SUMP between 2018 and 2022 in a tertiary care setting. Each case was re-evaluated by two pathologists and subclassified into basaloid, oncocytic, or clear cell/other categories according to the dominant cytomorphologic pattern. RON and ROM were calculated for the overall SUMP category and for each cytomorphologic subgroup.
Results:
Among 41 SUMP cases, the basaloid subtype was the most common (70.7%), followed by the oncocytic (19.5%) and the clear cell/others (9.8%). Histopathological confirmation was available in 65.9% of cases, all of which were neoplastic, resulting in a RON of 100%. The overall ROM was 29.6%. The ROMs by subgroup were 25% for basaloid, 40% for oncocytic, and 50% for clear cell/others. Pleomorphic adenoma was the most frequently encountered benign neoplasm (33.3%), and basal cell carcinoma was the most common malignant diagnosis (18.5%). The majority of malignant cases (87.5%) were located in the parotid gland.
Conclusion:
This study confirms the consistently high neoplastic potential of SUMP lesions and highlights the variation in malignancy risk among different cytomorphologic subtypes. Although the ROM differed among the subgroups, they all demonstrated clinical relevance, supporting the utility of cytomorphologic subclassification in salivary gland cytopathology. These findings may contribute to more refined risk assessment and patient management within the Milan System framework.