Amaç: Santral puberte prekoks (SPP), yavaş ilerleyen SPP (Yİ-SPP) veya hızlı ilerleyen SPP (Hİ-SPP) şeklinde seyredebilir. İlerleme hızı, tedavi kararlarını belirlemede kritik öneme sahiptir. Bu çalışma, tedavi alan ve almayan hastaların klinik verilerini karşılaştırmayı ve Hİ-SPP olgularında ilerlemeyi etkileyebilecek faktörleri belirlemeyi amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntem: Bu tek merkezli retrospektif gözlemsel çalışmaya, 2021-2023 yılları arasında çocuk endokrinoloji kliniğinde SPP nedeniyle takip edilen, yaşları 5-8 arasında değişen 406 kız hasta dahil edilmiştir. Hastalar, gonadotropin salgılatıcı hormon agonisti (GnRHa) tedavisi almayan Yİ-SPP grubuna (n=252) ve GnRHa tedavisi alan Hİ-SPP grubuna (n=154) ayrılmıştır. Hastalar, klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularına göre analiz edilmiştir.
Bulgular: Puberte belirtilerinin başladığı median yaş Yİ-SPP grubu için 7.2 yıl (5-8 yaş aralığında), Hİ-SPP grubu için 7 yıl (5-8 yaş aralığında) olarak bulunmuştur (p=0.352). Tek değişkenli analizde Tanner telarş evresi, Luteinizan hormon (LH), Follikül stimüle edici hormon (FSH), Östradiol, Pik LH düzeyleri ve kemik yaşı/kronolojik yaş oranları Hİ-SPP grubunda anlamlı derecede daha yüksek seyredildi. Çok değişkenli analizde Tanner telarş evresi (p=0.001) ve kemik yaşı/kronolojik yaş oranı (p<0.001) bağımsız değişken faktörler olarak öne çıkarken diğer parametrelerin anlamlılığını yitirdiği görüldü (p>0.05).
Sonuç: Bu çalışmada, kemik yaşı/kronolojik yaş oranının, hızlı ilerleyen puberte prekoks olgularının erken tanısında önemli bir parametre olduğu belirlenmiştir. Puberte prekoks olgularını sınıflandırmak için klinik, laboratuvar ve radyolojik bulguların birlikte değerlendirilmesi ve tedavi kararlarının bireysel değerlendirmelere dayandırılması kritik öneme sahiptir.
Objectives: Central precocious puberty (CPP) can present as either slowly progressing CPP (SP-CPP) or rapidly progressing CPP (RP-CPP). The speed of progression is critical in determining treatment decisions. This study aims to compare the clinical data between patients who received treatment and those who did not, and to identify factors that may influence the progression in cases of RP-CPP.
Methods: This single-center retrospective observational study includes 406 female patients aged 5-8 years who were followed for CPP at the pediatric endocrinology clinic between 2021 and 2023. The patients were categorized into two groups: those with SP-CPP who did not receive gonadotropin-releasing hormone agonist (GnRHa) treatment (n=252) and those with RP-CPP who did receive GnRHa treatment (n=154). Patients were analyzed according to clinical, laboratory, and radiological findings.
Results: The median age at onset of pubertal signs were 7.2 years (Range 5-8) for the SP-CPP group and 7 (5-8) years for the RP-CPP group (p=0.352). In univariate analysis, Tanner breast stage, luteinizing hormone (LH), follicle-stimulating hormone (FSH), estradiol, peak LH levels, and bone age/chronological age ratios were significantly higher in the RP-CPP group. In multivariate logistic regression analysis, Tanner breast stage (p=0.001) and the bone age/chronological age ratio (p<0.001) were found to be a significant parameter, while other variables were not significant (p>0.05).
Conclusion: In this cohort, the bone age/chronological age ratio is a significant parameter for early detection of rapidly progressing precocious puberty cases. It is crucial to classify early puberty cases by evaluating clinical, laboratory, and radiological findings collectively and to make treatment decisions based on individual assessments.