Amaç: Bu çalışmanın amacı, multipl skleroz (MS) hastalarında depresif semptomlarla bağımsız olarak ilişkili klinik faktörleri belirlemek ve depresyonun sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi üzerindeki etkisini değerlendirmektir.
Yöntem: Bu prospektif gözlemsel çalışmada, 90 MS hastası değerlendirildi. Yaş, cinsiyet, hastalık süresi, MS alt tipi ve Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği (EDSS) skorları kaydedildi. Yorgunluk Şiddet Ölçeği (FSS), Uykusuzluk Şiddeti İndeksi (ISI), Epworth Uykululuk Ölçeği (ESS), Leeds Nöropatik Belirti ve Bulgular Değerlendirme Ölçeği (S-LANSS) ve EuroQol (EQ-5D-3L) yaşam kalitesi anketi uygulandı. Huzursuz bacak sendromu (RLS) varlığı da kaydedildi. Depresyon şiddeti, Hasta Sağlık Anketi-9 (PHQ-9) ile ölçüldü. Öncelikle tek değişkenli ilişkiler incelendi; ardından anlamlı bulunan değişkenler geriye doğru eleme yöntemiyle çoklu lineer regresyon modeline dahil edildi.
Bulgular: FSS, ISI ve EDSS skorlarının yüksekliği, PHQ-9 skorlarıyla bağımsız olarak ilişkiliydi. Yorgunluk ve insomni, depresyonla en güçlü ilişkili faktörlerdi (ρ=+0.52 ve +0.57; p<0.001). EDSS daha zayıf ancak anlamlı bir ilişki gösterdi (ρ=+0.23, p=0.031). Yaş, cinsiyet ve hastalık süresi anlamlı bir belirleyici değildi. S-LANSS skoru, MS alt tipi ve RLS tek değişkenli analizde anlamlıydı ancak çok değişkenli modelde dışlandı. PHQ-9 skorları, daha yüksek EQ-5D-3L skorlarıyla anlamlı şekilde ilişkiliydi; bu da daha düşük yaşam kalitesine işaret ediyordu (p<0.001).
Sonuç: Yorgunluk ve insomni, MS hastalarında depresyonun en güçlü bağımsız belirleyicileri olarak saptandı. Bu hasta grubunda, bu semptomlara yönelik rutin taramalar, depresyonun daha erken saptanmasını, tedavi edilmesini ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesini sağlayabilir.
Objective: This study aimed to identify the clinical factors independently associated with depressive symptoms in patients with multiple sclerosis (MS) and to evaluate the impact of depression on health-related quality of life (QoL).
Methods: In this prospective observational study, 90 patients with MS were evaluated. Age, sex, disease duration, MS subtype, and Expanded Disability Status Scale (EDSS) scores were recorded. The Fatigue Severity Scale (FSS), Insomnia Severity Index (ISI), Epworth Sleepiness Scale (ESS), Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs (S-LANSS) scale, and the EuroQol 5-Dimension 3-Level (EQ-5D-3L) questionnaire were administered. The presence of restless legs syndrome (RLS) was also recorded. Depression severity was measured using the Patient Health Questionnaire-9 (PHQ-9). First, univariable associations were examined, and relevant variables were subsequently entered into a multivariable linear regression model using backward elimination.
Results: Higher FSS, ISI, and EDSS scores were independently associated with higher PHQ-9 scores. FSS and ISI scores showed the strongest correlations with depression (ρ=+0.52 and +0.57; p<0.001). EDSS showed a modest association (ρ=+0.23, p=0.031). Age, sex, and disease duration were not significant predictors. S-LANSS scores, MS subtype, and RLS were significant in univariate analysis but excluded from the final model. Depression scores were significantly associated with higher EQ-5D-3L scores, indicating poorer QoL (p<0.001).
Conclusions: Fatigue and insomnia were the strongest independent predictors of depression in MS, surpassing traditional clinical indicators. Routine screening for these symptoms may facilitate earlier detection and treatment of depression and improve QoL in clinical practice.