Objectives: Discrimination of benign and malignant adnexal masses is crucial for the follow-up and prognosis of the patient. Since each modality alone does not have enough sensitivity, the combination of all methods called multimodal screening is currently being used. In this study, we aimed to compare pelvic mass score (PMS) and the risk of malignancy index (RMI-3) scoring systems in determining the malignant potential of adnexal masses.
Methods: In this prospective observational study, 40 patients between the age of 15-79 who were diagnosed as an adnexal mass were included between March and October 2016. Patients were classified as benign (n=20) and malignant (n=20). The age, gravida, parity, findings of a pelvic examination, medical and family history, laboratory parameters, sonographic findings, histopathological results, PMS and RMI-3 scores of the patients were recorded.
Results: The mean age, CA-125 levels, Sassone scores and ultrasonography scores of patients were higher in malignant cases, whereas the resistance index was lower. Both RMI-3 and PMS scores were higher in the malignant group (1728.14±325.3 vs. 36.27±31.01, p<0.001 and 55.31±40.96 vs. 9.91±5.29, p<0.001, respectively). Receiver operating curve for the predictive value of PMS to diagnose malignancy was performed and a cut-off value of 14 was determined with the area under the curve (AUC) 0.955 (p<0.001). The sensitivity was 95%, specificity was 80%, positive and negative predictive values were 82.6% and 94.1%. Likewise, the discriminative value of RMI-3 to diagnose malignancy was evaluated by the ROC curve. AUC for RMI-3 was 0.930 with a sensitivity of 95%, the specificity of 75%, the positive predictive value of 79.1% and negative predictive value of 93.7% with a cut-off value of >53.2 (p<0.001).
Conclusion: Age, menopause status, tumor markers and sonographic parameters may be beneficial alone for determining malignancy, whereas the scoring systems integrating all the parameters are more powerful. According to our findings, PMS is more sensitive and more practical than the RMI-3 scoring system.
Amaç: Benign ve malign kitlelerin ayrımı hastaların takibinde ve prognozunda kritik öneme sahiptir. Günümüzde tek başına hiçbir modalite yeterli sensitiviteye sahip olmadığından tüm parametrelerin kombinasyonunu içeren skorlama sistemleri kullanılmaktadır. Bu çalışmada pelvik kitle skoru (PKS) ve malignite risk indeksi (RMI-3) skorlama sistemlerinin adneksiyal kitlelerin malignite potansiyelini değerlendirmedeki rolü karşılaştırılmıştır.
Yöntem: Prospektif gözlemsel nitelikteki çalışmamıza Mart-Ekim 2016 tarihleri arasında adneksiyal kitle tanısı konulan 15-79 yaşındaki 40 hasta dahil edildi. Hastalar benign(n=20) ve malign(n=20) grup olarak sınıflandırıldı. Yaş, gravida, parite, pelvik muayene bulguları, medikal ve aile öyküsü, laboratuvar değerleri, sonografik bulgular, histopatolojik sonuçlar, PMS ve RMI-3 skorları kaydedildi.
Bulgular: Hastaların ortalama yaşı, CA-125 seviyeleri, Sassone skorları ve ultrasonografi skorları malign grupta daha yüksek iken rezistans indeksi bu grupta daha düşük saptandı. Hem RMI-3 hem de PMS skorları malign grupta daha yüksekti (1728.14±325.3 vs 36.27±31.01, p<0.001 ve 55.31±40.96 vs 9.91±5.29, p<0.001, sırasıyla). PMS’nin maligniteyi öngördürme gücünü değerlendirmek için ROC eğrisi çizildi ve cut-off değer 14 alınarak eğri altındaki alan 0.955 ile sensitivite %95, spesifisite %80, pozitif ve negatif kestirim değerleri %82.6% ve %94.1 olarak hesaplandı (p<0.001). Benzer şekilde RMI-3’ün maligniteyi ayırt ettirici gücünü değerlendiren ROC analizinde ise eğri altındaki alan 0.930 ile >53.2 cut-off değeri için sensitivite %95, spesifite %75, pozitif kestirim değeri %79.1 ve negatif kestirim değeri %93.7 olarak bulundu (p<0.001).
Sonuç: Yaş, menopoz durumu, tümör belirteçleri ve sonografik parametreler malignite potansiyelini öngörmede tek başlarına çok değerli veriler sağlasa da bunların birlikte kullanıldığı skorlama sistemleri maligniteyi belirlemede çok daha kuvvetli bir etkiye sahiptir. Çalışmamızın sonuçlarına göre PKS, RMI-3 sistemine göre daha hassas ve daha kolay uygulanabilir özelliklere sahiptir. (SETB-2018-11-159)