Objective: Mandibular fractures which are the second most common facial injuries after nasal fractures in maxillofacial traumas not only effect mastication and speech functions but also important for the lower 1/3 facial aesthetic appearance. The aim of our study is evaluation of patients about demographic properties, diagnosis and treatment modalities.
Method: A retrospective study on mandibular fractures was carried out in Şişli Etfal Training and Research Hospital, Department of Plastic Reconstructive and Aesthetic Surgery between January 2002 and May 2008 regarding their age, sex, etiology, fracture types, treatment modalities and treatment outcomes.
Results: Female-male ratio was 1/2.8 and average age was 27.6. In the 65% of patients etiology of injury was traffic accidents and 27% of patients have isolated symphisis fracture. 80% of patients treated with open reduction and miniplate fixation and remaining 20% of patients that have condyle, subcondyle, alveolar and nondisplaced symphisis fractures were treated with closed reduction and intermaxillary fixation procedure. The complication rate of patients that were treated with closed reduction was 18% and patients that were treated with open reduction was 8,8%. The most common complications were malocclusion, plate infection and nonunion.
Conclusion: The success of treatment in mandible fractures depends on the detailed evaluation of the patients and rapid and accurate therapy. Open reduction and fixation will cause less complication rates with experienced surgeons.
Amaç: Maksillofasyal travmalarda, mandibula kırıkları nasal kırıklardan sonra ikinci en sık karşılaşılan kırıklardır. Mandibula kırıkları, çiğneme ve konuşma gibi fonksiyonlarının dışında, yüzün 1/3 alt bölümünün estetik görünümünde de önemlidir. Bu çalışmanın amacı mandibula kırığı nedeniyle kliniğimizde tedavi edilen hastaların demografik özelliklerinin, uygulanan tanı ve tedavilerin literatür ile karşılaştırılarak değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntemler: Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniğinde Ocak 2002 - Mayıs 2008 yılları arasında mandibula kırığı nedeniyle yatırılarak tedavi edilen toplam 112 hasta, yaş, cinsiyet, etiyoloji, kırık tipleri, uygulanan tedavi yöntemlerini ve tedavi sonuçları retrospektif olarak incelendi.
Bulgular: Hastaların kadın/erkek oranı: 1/ 2.8 ve yaş ortalaması 27.6 idi. Hastaların %65’inde yaralanma nedeni trafik kazaları ve %27 sinde izole simfiz fraktürü mevcuttu. Hastaların %80’inde açık redüksiyon ile plak vida ile rijit fiksasyon yapıldı. Kondil, subkondil, alveol ve deplase olmayan simfiz kırığı olan diğer hastalara ise kapalı redüksiyon ile intermaksiller fiksasyon uygulanmıştır. Kapalı redüksiyon uygulanan hastaların % 18’inde, açık redüksiyon ile plak vida ile rigit fiksasyon uygulanan hastaların %8.8’inde komplikasyon tespit edildi. Malokluzyon, plak enfeksiyonu ve nonunion gözlenen komplikasyonlardı.
Sonuç: Sıklıkla karşılaşılan mandibula kırıklarının, dikkatlice incelenip, en uygun tedavinin en kısa sürede uygulanması başarıyı etkileyen en önemli sebeplerdir. Seçilecek tedavide hastaya ait sebepler dışında hekimin tecrübesi de önemlidir. Açık redüksiyon ve rigit fiksasyon, tecrübeli ekiplerce yapıldığında komplikasyon oranı kapalı redüksiyon ile onarımdan daha az olabilmektedir.