ISSN : 1302-7123 | E-ISSN : 1308-5123
Comparison of Two Surgical Techniques for Periprosthetic Supracondylar Femoral Fractures: Minimally Invasive Locking Plate Versus Retrograde Femoral Nails [Med Bull Sisli Etfal Hosp]
Med Bull Sisli Etfal Hosp. 2021; 55(4): 477-485 | DOI: 10.14744/SEMB.2021.34270

Comparison of Two Surgical Techniques for Periprosthetic Supracondylar Femoral Fractures: Minimally Invasive Locking Plate Versus Retrograde Femoral Nails

Samet Erinc, Necmi Cam, Muharrem Kanar, Haci Mustafa Ozdemir
Department of Orthopedics and Traumatology, University of Health Sciences Turkey, Sisli Hamidiye Etfal Training and Research Hospital, Istanbul, Turkey

Objectives: This study aimed to compare minimal invasive locking plate and retrograde intramedullary nailing in the treatment of supracondylar femur fracture following total knee arthroplasty (TKA) in respect of fracture healing, complications, and functional results.
Methods: A retrospective analysis was made of 32 supracondylar femur fractures comprising 20 cases treated with minimal invasive locking plate fixation and 12 with retrograde femoral nailing. The two techniques were compared in respect of range of motion (ROM), functional scores, intraoperative blood loss, surgery time, and radiological examination findings.
Results: The mean functional scores did not differ between the nailing and plate fixation groups. In the minimal invasive locking plate group, 2 (10%) patients had delayed union, so revision surgery was applied. The mean post-operative ROM was comparable between two groups (86.2° vs. 86°). Reduction quality in the sagittal plane and maintenance of the initial reduction were better in the minimal invasive locking plate group. Greater shortening of the lower extremity was seen in the retrograde femoral nailing group than in the minimal invasive locking plate group (20.3 vs. 9.3 mm). Perioperative blood loss was greater (2 units vs. 1.2 units) and mean operating time was longer in the minimal invasive locking plate group (126.5 min vs. 102.2 min).
Conclusion: In patients with good bone stock, supracondylar femur fracture following TKA can be treated successfully with retrograde nailing or minimal invasive locking plate. Retrograde femoral nailing has the advantage of less blood loss and a shorter operating time. Reduction quality may be improved with the minimal invasive locking plate fixation technique. Both surgery techniques can be successfully used by orthopedic surgeons taking a case-by-case approach.

Keywords: Locking plate, minimal invasive surgery; periprosthetic fracture; retrograde intramedullary nailing; supracondylar femoral fracture; total knee replacement.

Periprostetik Suprakondiler Femoral Kırık Tedavisinde Minimal İnvaziv Kilitli Plak ile Retrograd Femoral Çivi Sonuçlarının Karşılaştırılması

Samet Erinc, Necmi Cam, Muharrem Kanar, Haci Mustafa Ozdemir
Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, İstanbul

Amaç: Bu çalışma, total diz protezi çevresi suprakondiler femur kırığının tedavisinde minimal invaziv kilitli plak ve retrograd intramedüller çivi yöntemlerini kırık iyileşmesi, komplikasyonlar ve fonksiyonel sonuçlar açısından karşılaştırmayı amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntemler: Minimal invaziv plak ile tedavi edilen 20 vakayı ve retrograd intramedüller çivi ile tedavi edilen 12 vakayı kapsayan 32 suprakondiler femur kırığının retrospektif bir analizi yapılmıştır. İki teknik eklem hareket açıklığı, fonksiyonel skorlar, intraoperatif kan kaybı, ameliyat süresi ve radyolojik muayene bulguları açısından karşılaştırıldı.
Bulgular: Ortalama fonksiyonel skorlar, retrograd çivi ve minimal invaziv plak grupları arasında farklılık göstermedi. Plak grubunda 2 hastada kaynama gecikmesi nedeniyle revizyon cerrahisi uygulandı. Ortalama postoperatif eklem hareket açıklığı, çivi ve plak yapılan hastalar arasında benzerdi (86,2 ° ve 86 °). Sagital düzlemde redüksiyon kalitesi ve postoperatif dönemde redüksiyonun korunması minimal invaziv plak yapılan hasta grubunda daha iyiydi. Retrograd çivi grubunda minimal invazi plak grubuna göre alt ekstremitede daha fazla kısalma görüldü. (20,3- 9,3 mm). Plak grubunda perioperatif kan kaybı daha fazlaydı (2 ünite- 1,2 ünite) ve ortalama operasyon süresi daha uzundu. (126,5 dk- 102,2 dk)
Sonuç: Kemik stoğu iyi olan hastalarda total diz protezi çevresi oluşan suprakondiler femur kırığı, retrograd çivi veya minimal invaziv kilitli plak ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Regrograd çivi ile fiksasyon, daha az kan kaybı ve daha kısa operasyon süresi avantajına sahiptir. Minimal invaziv kilitli plaklama tekniği ile redüksiyon kalitesinin ve ameliyat sonrası dönemde devamlılığın daha iyi olduğu görüldü. Her iki cerrahi teknin hastaya özel faktörler göz önünde bulundurularak başarıyla kullanılabilir. (SETB-2020-11-239)

Anahtar Kelimeler: Protez çevresi kırık, total diz protezi, retrograd intrameduller çivileme, minimal invaziv cerrahi, kilitli plak, suprokondiler femoral kırık

Corresponding Author: Samet Erinc
Manuscript Language: English
×
APA
NLM
AMA
MLA
Chicago
Copied!
CITE
LookUs & Online Makale