Objective: The aim of this present study was to retrospectively evaluate the local therapeutic efficiency of radiofrequency ablation (RFA) treatment in patients with primary and metastatic liver cancer.
Material and Methods: A total of 35 patients who had undergone RFA in our clinic were included in the study and evaluated retrospectively. Patients were grouped according to their ages, lesion’s primary or metastatic formation, number of lesions and lesion sizes. Local tumor growth, new lesion formation and general survival factors were evaluated statistically.
Results: During the follow-up after RFA treatment, the residual tumor was determined in the treatment area in only one (1.9%) lesion. Total ablation was achieved in 50 lesions (98.0%). Local tumor growth occured in 9 lesions of eight patients (17.6%). During follow-up, development of a new lesion at a different liver region was seen in 22 (62.8%) patients. Following RFA, one patient had cholecystitis while intraperitoneal minimal hemorrhage was encountered in two patients.
Conclusion: As RFA treatment protects intact liver tissues, directly targets the tumor, and the mortality and morbidity rates are lower when compared to other treatments, it is currently considered safe for the treatment of liver tumors.
Amaç: Bu çalışmada amacımız, primer veya metastatik karaciğer kanseri olan hastaların radyofrekans ablasyon (RFA) tedavisinin lokal terapötik etkinliğini retrospektif olarak değerlendirmekti.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde radyofrekans ablasyon tedavisi uygulanmış 35 hasta çalışmaya dahil edildi ve retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar yaşlarına, lezyonun primer ya da metastatik oluşuna, lezyon sayılarına ve lezyon büyüklüklerine göre gruplandırıldı. Lokal tümör büyümesi, yeni lezyon oluşumu ve genel sağkalıma etki edebilecek unsurlar istatistiksel olarak değerlendirildi.
Bulgular: Radyofrekans ablasyon tedavisi sonrası takip sırasında sadece bir lezyonda (%1.9) tedavi edilen alanda rezidü saptandı. Takiplerde 50 lezyonda (%98.0) total ablasyon sağlandı. Lokal tümör büyümesi ise sekiz hastanın 9 lezyonunda (%17.6) gelişti. Yirmi iki hastada (%62.8) ise takiplerinde farklı bir karaciğer bölgesinde yeni bir lezyon geliştiği görüldü. RFA işlemi sonrası bir hastada kolesistit, iki hastada ise intraperitoneal minimal hemoraji gelişti.
Sonuç: RFA tedavisi sağlam karaciğer dokusunun korunması, tedavinin direk tümöre yönelik olması, mortalite ve morbiditenin diğer tedavilere kıyasla az olması sebebiyle karaciğer tümörlerinin tedavisinde günümüzde güvenle uygulanabilen bir yöntemdir.