OBJECTIVE: in this study, the principles of follow up and multidisciplinary approach, to the cases of spinal myclosehisis is determined and importance of team studies discussed.
STUDY DESIGN: in the study, 75 patient was spinal myeclosdıisis who admitted to our clinic between January 1994 and January 1999 were followed according to our protocol and results are examined. All cases were operated as early as possible and neural plates has been changed to neural tube. Ventriculo-peritoneal shunts are applied to ones who necessitates after clinical arıd radiological detection. Cases were groupped according to the Oi and Matsumoto's spina bifida scale. According to the protocol of multidisciplinary approach; The cases were followed by orthopaedist, urologist and after one year physiotherapist.
RESULTS: We detected 20 Chiari Malformations (21.8%), twelve thick fillum terminale and Tethered cord ( 16%), ten hydro-syringomyelia (7.5%), two diastemaıom ye/ia (2.6%),.five congenital hip dislocation (6.6%), 22 pes ecinovarııs (29.3%),.five vezicoureteral reflux (6.6%), two hydronephrosis (2.6%), one polycystic ren in ali cases.
CONCLUSION: We demonstrated tlıe importance and necessity of early surgical operation and multidisciplinary.f(ıl/ow up to the spinal myeloschisis. Consequently, well-organised team study of neurosurgen, orthopaedist, urologist, physiotherapist arıd genetics should he coordinated.
AMAÇ: Bu çalışmada spinal myeloşizis olgularında, takip ve multidisipliner yaklaşım prensipleri ortaya konmuş ve ekip çalışmasının önemi tartışılmıştır.
MATERYAL VE METOD: Bu çalışmada Ocak 1994- Ocak 1999 yılları arasında kliniğimize başvuran 75 myeloşizis olgusu, önerilen takip protokolüne göre takip edilmiş ve sonuçlar gözden geçirilmiştir. Olgular mümkün olan en erken zamanda operasyona alınmış, nöral plak, nöral tüp haline getirilmiştir. Klinik, radyoljoik takip sonrası, gerekli olanlara ventrikülo-peritoneal şant ameliyatı uygulanmıştır. Olgular Oi ve Matsumoto’nun spina bifida skalasına göre gruplandırılmıştır. Oluşturulan protokole göre olgular, mııltidisipliner yaklaşımla nöroşirurjiyen, ortopedist ve ürologlar tarafindan takip edilmiş, bir yaşından sonra fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulannmıştır.
BULGULAR: Yetmişbeş olgudan l2'sinde (%16) kalın filum terminale ve "tethered cord", 20'si11de(%26.6) Chiari Malformasyonu, 10’unda (%7.5) hidro-siringomiyeli, 2'sinde(%2.6) diastemaromiydi, 5'inde(%6.6) doğuştan kalça çıkıklığı, 22'sinde (%29.3) pl'S ekirıovarus, 5'irıde (%6.6) veziko üretral reflü, 2'sinde (%2.6) hidronefroz, 1'inde(%/.3) polikisrik böbrek tespit edildi.
SONUÇ: Spinal myeloşizisli doğan bebeklerin mümkün olan en kısa sürede ameliyat edilmeleri gerektiği, ameliyat sonrası dönemde gerekli takip ve rehahilitasyon çalışmalarının, planlanmasnın önemi ve zorunlııluğu vurgulanmıştır. Bu amaçla organize edilen, nöroşirurji, üroloji, ortopedi, fizik tedavi ve genetik kliniklerinden oluşan ekip ile bu çalışmaların koordineli şekilde yürütülmesi gereklidir.