Background: Objective-Ischemic stroke is a disease with a variety of etiological factors. D-dimer (DD) is one of markers established in the etiological diagnosis of stroke. In this study, differential diagnosis of the subgroups of stroke and the relationship between the severity of stroke and the prognosis is investigated in association with the DD levels.
Material and Metod: In this study, the patients who had a stroke and applied to the Clinic of Neurology at Şişli Etfal Education and Resarch Hospital in 24 hours has been included prospectively. All patients’ plasma D-dimer levels has been measured for two times firstly in 24 hours and the second between 8.-10. days. The etiological subgroups were determined according to TOAST criterias. The stroke severity has been evaluated in acute periode by National İnsitutes of Health Stroke Scale (NIHSS), the prognosis has been evaluated subsequent periode by Modifiye Rankin scala (mRS) and Barthell scala.
Results: In this study 40 patients with stroke including 15 women and 20 healthy control patients including 12 women were included. In our study, the level of DD in ischemic stroke patients in the early period is found to be higher compared with the healthy controls(p=0,018 p=0,019). But DD levels are not significantly higher in the atrial fibrillation and cardioembolic stroke patients compared with the other groups (p=0,490 p=0,251 and p=0,333 p=0,519). When the relationship between the severity of the stroke and the prognosis is investigated, high DD levels are found to be associated with disabilities.
Conclusion: DD is an applicable biomarker in the early period of ischemic stroke. Although there are many factors that affect the level of DD, DD levels may be an indicator of progressive stroke and can provide information about prognosis seems to be able to say.
Amaç: İskemik inme, çeşitli etiyolojik nedenleri olan bir hastalıktır. İnme etiyolojik tanısını belirlemeye yönelik ilişkisi keşfedilmiş pek çok belirteçten biri de D – Dimer’dir (DD). Bu çalışmada DD seviyeleri ile inme alt gruplarının ayırıcı tanısı, inme ağırlığı ve prognoz arasındaki ilişkinin incelenmesi hedeflenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniğine ilk 24 saat içinde başvuran ilk kez inme geçiren hastalar prospektif olarak alındı. Tüm hastaların ilk 24 saat içinde ve 8–10 gün arasında olmak üzere iki kez DD düzeylerine bakıldı. Hastalarla eşit yaş ve cinsiyet dağılımındaki sağlıklı bireyler kontrol grubu olarak alındı ve bir kez DD düzeylerine bakıldı. Hastalar etiyolojik olarak TOAST kriterlerine göre sınıflandı. Akut dönemde National İnsitutes of Health Stroke Scale (NIHSS) ile inme ağırlığı, daha sonraki izlemlerde ise Modifiye Rankin skalası (mRS) ve Barthell skalası ile prognozları değerlendirildi.
Bulgular: Bu çalışmaya 15’i kadın, 40 iskemik inmeli hasta ve 12’si kadın olmak üzere 20 sağlıklı kontrol hastası dahil edildi. Çalışmamızda akut dönemde iskemik inmeli hastalarda sağlıklı kontrollere göre DD seviyelerinde anlamlı yükseklik saptanmış olmasına karşın(p=0,018 p=0,019), kardiyoembolik inmesi olanlar ve atriyal fibrilasyonu olanlar diğer gruplarla karşılaştırıldığında anlamlı farklılıklar bulunamamıştır (p=0,333 p=0,519 ve p=0,490 p=0,251). İnme ağırlığı ve prognoz ile ilişkisine bakıldığında ise yüksek DD seviyeleri dizabilite ile ilişkili olarak bulunmuştur.
Sonuç: DD iskemik inmenin erken döneminde kullanışlı olabilecek bir belirteçtir. Her ne kadar DD seviyelerini etkileyen çok sayıda faktör varsa da, DD düzeyindeki yükselmenin progresif inmenin bir göstergesi olabileceğini ve prognoza dair bilgiler sunabileceğini söylemek mümkün gibi görülmektedir.