Objectives: The purpose of our study was to investigate the role of different magnetic resonance imaging (MRI) parameters in the characterization of adrenal masses.
Methods: A total of 150 patients who presented with 186 adrenal tumors were retrospectively evaluated in this study. Final patient cohort consisted of 17 pheochromocytomas, 3 adrenocortical carcinomas, 24 metastases, 31 lipid-poor adenomas and 111 lipid-rich adenomas. We carried out a visual assessment on FSE (Fast spin echo)T2 weighted images and also calculated T2 signal intensity ratio of all adrenal masses and also performed a qualitative assessment on chemical shift imaging (CSI) together with quantitative calculation using Adrenal to spleen signal intensity (si) ratio and Adrenal si index formulas. On dynamic contrast-enhanced sequences, visual assessment based on enhancement patterns on late-arterial phase images was performed and also mean signal intensity measurements were carried out. All examinations were interpreted by two abdominal radiologists in consensus who were blinded to the clinical and pathological findings. Statistical analysis was performed.
Results: On FSE T2 weighted imaging, isointense to liver and slightly hyperintense than liver was found higher in benign cases, however, in malignant cases moderately and strikingly hyperintense than liver was higher than in benign cases (p=0.001, p<0.01). There was a statistically significant difference between the T2 signal intensity ratio values of adrenal tumor groups (p=0.001, p<0.01). In lipid-rich and lipid-poor adenoma groups, T2 signal intensity ratio values was significantly lower than in pheochromo-cytoma and metastasis cases. In malignant group, T2 signal intensity ratio values were found statistically significantly higher than in the benign group (p=0.001, p<0.01). There was a statistically significant difference between CSI visual assessment of adrenal tumor groups (p=0.001, p<0.01). Although moderate and significant signal intensity loss was usually detected in lipid-rich adenoma group, never detected in other tumor groups. There was also a statistically significant difference between benign and malignant adrenal tumor groups (p=0.001, p<0.01). In the malignant group, Adrenal to spleen si ratio values were found significantly higher whereas, Adrenal si index values were significantly lower compared to benign tumors (p=0.001, p<0.01). Based on malignancy, there was a statistically significant difference between adrenal tumor groups (p=0.001, p<0.01). Although capillary blush and homogenous type enhancement were more common in benign cases than in malignant ones, peripheral-patchy and strikingly capillary blush type enhancement was more frequent in malignant tumors. Based on malignancy, mean arterial signal intensity values of malignant tumors were statistically higher than benign tumors (p=0.001; p<0.01).
Conclusion: Dynamic contrast-enhanced MRI protocol including CSI aids in the characterization of indeterminate adrenal masses. Herein, the combined use of qualitative and quantitative parameters enables more tumors to be recognized that otherwise would be indeterminate.
Amaç: Çalışmamızın amacı, adrenal kitlelerin karakterizasyonunda farklı manyetik rezonans görüntüleme (MRG) parametrelerinin rolünü araştırmaktı.
Yöntem: Bu çalışmada 150 hastada toplam 186 adrenal tümör retrospektif olarak değerlendirildi. Sonuç hasta popülasyonu 17 feokromositoma, 3 adrenokortikal karsinoma, 24 metastaz, 31 lipid fakir adenoma ve 111 lipid zengin adenomadan oluşmaktaydı. Çalışmamızda FSE (Hızlı spin eko)T2 ağırlıklı görüntülerde görsel değerlendirme gerçekleştirdik ve ayrıca T2 sinyal intensite oranını hesapladık ve kimyasal faz görüntüleme ile, kalitatif değerlendirme ve Adrenal- dalak sinyal intensite oranı and Adrenal sinyal intensite indeks formüllerini kullanarak kantitatif hesaplamalar yaptık. Dinamik kontrastlı sekanslarda, geç arteriyal faz görüntülerde, kontrastlanma paternini görsel olarak değerlendirdik ve ayrıca ortalama sinyal intensite ölçümlerini yaptık. Tüm değerlendirmeler klinik ve patoloji sonuçlarını bilmeyen iki abdomen radyoloğu tarafından konsensüsa varılarak yorumlandı. İstatistiksel analiz gerçekleştirildi.
Bulgular: FSE T2 ağırlıklı görüntülerde, karaciğer ile izointens ve karaciğere göre hafif derecede hiperintens olma durumu benign olgularda daha sık görülürken, malign olgularda karaciğerden orta derecede veya belirgin derecede hiperintens olma durumu daha sık görüldü (p = 0.001, p< 0.01). Adrenal tümör grupları arasında T2 sinyal intensite oranı değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p = 0.001, p< 0.01). Lipid zengin ve lipid fakir adenoma gruplarında, T2 sinyal intensite oranı değerleri feokromositoma ve metastaz olgularından anlamlı derecede düşüktü. T2 sinyal intensite oranı değerleri, malign olgularda benign olgulara göre istatistiksel olarak önemli derecede yüksek bulundu (p = 0.001, p< 0.01). Kimyasal faz görüntüleme ile görsel değerlendirmede, adrenal tümör grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p = 0.001, p< 0.01). Lipid zengin adenoma grubundaki hastalarda genellikle orta derecede ve belirgin sinyal intensite kaybı saptanmasına karşın, diğer tümör gruplarında bu bulguya rastlanmadı. Benign ve malign adrenal tümör grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p = 0.001, p< 0.01). Malign gruptaki tümörlerde, Adrenal-dalak sinyal intensite oranı değerleri benign gruptaki tümörlere göre belirgin derecede yüksek olmasına karşın, Adrenal sinyal intensite indeks değerleri benign gruba göre belirgin derecede düşük bulundu. Maliginite açısından adrenal tümör grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p = 0.001, p< 0.01). Benign olgularda, kapiller blush ve homojen tip kontrast tutulumu daha sık görülmesine karşın, periferal-yamalı ve belirgin kapiller blush kontrast tutulumu malign olgularda daha sık görüldü. Malign tümörlerin arteriyal sinyal intensite değerleri benign tümörlere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (p=0,001; p<0,01).
Sonuç: Kantitatif parametrelerin kombine olarak kullanılması, aksi takdirde kararsız kalınacak olan daha fazla adrenal tümörün tanı almasını mümkün kılar. (SETB-2023-08-152)